Moody’s’ten Türkiye’ye Net Mesaj: Not Artışı İçin Ekonomik Ve Kurumsal Reform Şart

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s, Türkiye’nin kredi notunun daha da yükselmesi için uygulanması gereken politikaları ve reformları açıkladı. Kuruluş, enflasyonla mücadelede kararlılık ve yapısal reformların sürdürülebilir bir şekilde hayata geçirilmesinin not artışının önünü açabileceğini belirtti.

Moody’s’in değerlendirmesinde, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) uyguladığı sıkı para politikasının devam ettirilmesinin büyük önem taşıdığı ifade edildi. Kuruluş, yüksek enflasyonun tek başına faiz artışlarıyla değil, aynı zamanda sürdürülebilir politikalarla kontrol altına alınması gerektiğini vurguladı.

“Geçici önlemler değil, kalıcı bir fiyat istikrarı bekleniyor,” diyen Moody’s yetkilileri, enflasyonun yapısal bir zeminde düşüş trendine girmesinin kredi notuna doğrudan yansıyacağını belirtti.

Moody’s, ekonomik istikrar kadar kurumsal güvenilirliğin de Türkiye’nin kredi notu açısından kritik bir faktör olduğunu kaydetti. Özellikle Merkez Bankası’nın bağımsızlığına dikkat çeken kuruluş, para politikalarının siyasi baskılardan uzak yürütülmesinin gerekliliğine işaret etti.

Ayrıca maliye politikalarının öngörülebilirliği, kurumlar arası koordinasyon ve şeffaflığın artırılması da takip edilen göstergeler arasında yer alıyor.

Kamu maliyesinde disiplinin sağlanması ve yapısal reformların hızlandırılması da Moody’s’in gündeminde. Vergi politikaları, iş gücü piyasası düzenlemeleri ve hukuk sistemindeki iyileştirmelerin, yabancı yatırımcı güvenini artıracak adımlar olduğu belirtiliyor.

Kuruluş, dış finansmana bağımlılığın azaltılması ve yatırım ortamının güçlendirilmesinin, not artışı için temel göstergeler olduğunu ifade etti.

Bir Sonraki Not Artışı İçin Zemin Hazır, Ama…

Moody’s, geçtiğimiz dönemde Türkiye’nin kredi notunu B3’ten B2’ye yükseltmiş ve görünümünü “pozitif” olarak güncellemişti. Bu da bir sonraki not artışı için kapının aralık olduğu anlamına geliyor. Ancak bu artışın gerçekleşmesi, Türkiye’nin ekonomik programında süreklilik göstermesine ve yukarıda sıralanan kriterlerin karşılanmasına bağlı olacak.